İkili, duygusal ilişkiler günümüzün en büyük gündemlerinden bir tanesidir. Hatta bence kişinin sağlığından sonra dikkat ettiği yegâne konulardan bir tanesidir.
Gerek kadın gerekse erkek olsun kişiler küçük yaşlarda ebeveynleri tarafından güzel bir şekilde sevilmezlerse, kendilerini değerli, kıymetli ve “istenilen” kişiler olarak hissettirilmezlerse, ileriki yaşamlarında ikili ilişkilerde sorun yaşamaları olasıdır.
Büyük resme bakacak olursak, hiçbir insanı ve olayı yaşantımıza rast gele çektiğimiz olasılığına inanmayan bir kişi olarak, yaşadığımız her anın ve duygunun ve bunlara bağlı ortaya çıkan her olayın tamamıyla olması gerektiği gibi gerçekleştiğini ve hepsinin aslında birer yaşam dersinden öteye gitmediğini belirtmek isterim. Yani hayatta hiç bir şey tesadüfen yaşanmaz, yolunuzun kesiştiği her insan sizin enerjinizden dolayı yaşamınızdadır.
Karşılaştığınız ve hoşlandığınız her insan aslında size bir değer katmak için hayatınızdan geçmektedir. Kimileri oldukça kalıcı olur, kimileri ise size katacak konusu bittiği zaman istemsiz bir şekilde hayatınızdan çıkar ve gider. Bir grup daha vardır ki hayatınızdaki rollerini tamamlamışlardır ve siz bu insanlara karşı bağımlılık yaratıp gitmelerine izin vermezseniz. Yani akışın tersine doğru yüzmeye başlarsınız. Hem enerjiniz tükenir hem de bir adım ileriye gidemezseniz. İşte tam da bu noktada hikayemiz başlıyor.
Karşı tarafın sizi günlerce aramamasına rağmen, aniden arayıp ilgi göstermesi sizi heyecanlandırır, onun “ilgisini” çekmek sizi kendinize çok iyi hissettirir. Koşa koşa hemen onu görmeye gitmek istersiniz. Sanki günlerce sizi hiç aramayan o değilmiş gibi, ortada konu yokken kavga çıkartıp sizden uzaklaşmamış gibi..
O size bu olumsuz duyguları yaşatıp sonrasında hayatına bıraktığı yerden devam ederken, belki de sizinle iletişim kurmadığı zamanlarda başkalarıyla küçük küçük flörtleşirken, siz ise oturup nerde hata yaptığınızı düşünürsünüz ve bu da size kendinizi çok küçük yaşlarda olduğu gibi değersiz, kıymeti olmayan ve istenilmeyen kişi olarak hissettirir. Çok küçük yaşlarda geliştirmiş olduğunuz bu travma size oldukça tanıdık geldiği için ne kadar da negatif olursa olsun tanıdık duyguları hissetmek sizi kötü anlamda rahatlatır. Evet suçlu bulunmuştur. Siz suçlusunuzdur ve o haklıdır. Çünkü size her zaman suçlu olduğunuz öğretilmiştir. Yalnız ve ilgisiz bırakılarak cezalandırılmayı yadırgamazsınız çünkü zaten küçük siz bu duygulara çok aşinadır.
Hal böyle iken, karşı tarafın size en küçük bir ilgi göstermesi size yeter de artar bile. Her türlü saygısızlığına boyun eğmeye başlarsınız, çünkü en temelde değerli olduğunuzu hiç öğrenmemişsinizdir. Öğrenmediğiniz bir duyguyu da yaşamınıza geçirmenizi haliyle sizden bekleyemeyiz.
Zaman zaman karşınıza çok düzgün, size uygun insanlar da çıkar. Ancak bu kişileri, bilinçaltınız sizden üstün gördüğü için onlardan uzaklaşırsınız, soğumak için onlarda kusur arar ve bulursunuz da. Halbuki belki de işte bu kişiler sizin birlikte olmanız gereken insanlardır. Sizi ehlileştirecek, ruhunuzda kopan fırtınaları dindirecek ve size sadece sevgi vereceklerdir.
Azla yetinmek yerine aslında ne kadar değerli ve yeterli olduğumuzu hissetmek için kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek bizi şifalandırabilir. Kendi kendinizi yargılamadan, eleştirmeden sevmek ve olduğu gibi kabul etmek en iyi ruhsal kürdür aslında.
Bir de bu dünyada bulunmayı kesinlikle hak ettiğinizi bilerek, doğarken birlikte getirdiğiniz hak edici niteliklere sahip çıkarak kendi değersizlik ve yetersizlik duygularınızdan arınabilirsiniz.
Lütfen azla yetinmeyelim ve hak ettiğimiz güzel bir ilişkiye sahip çıkalım. Sevgiyle kalın.